KungFu

Toplum kalkınmasında rol oynayan önemli faktörlerden biride insan gücüdür. Kalkınmada görev alacak kişilerin sağlıklı olması gerekmektedir.

Sağlıklı bir çocuğa geleceğin güvencesi gözüyle bakan toplumlar çocuklara her alanda özel bir ilgi göstermektedirler. Sağlık, bedenin fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden iyi olmasıdır.

Vücudun büyümesi, gelişmesi dokuların yenilenmesi ve enerji temini, kısaca sağlıklı olma ve yaşamın devamını sağlaması için doğru ve dengeli beslenilmelidir. Sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal olmak zere 3 temel unsurdan oluşur. Bu üç temel unsur bir arada olursa bir denge sağlanabilir.

Gelişen bilim, teknoloji ve kalabalıklaşan şehir yaşamı günümüz insanını yalnızlığa itmiştir. Bu nedenle ruh sağlığı önem kazanmıştır. Toplumun mutlu ve rahat olması, onu oluşturan bireylerin sağlıklı ve mutlu olmasına bağlıdır.

Türkiye’de birçok Uzakdoğu Dövüş Sanatlarına yönelik hizmet veren spor salonları faaliyettedir. Salonlardaki eğitim sitemlerine bakıldığında Kung-Fu yaygındır. Ancak eğitim sisteminin standardı belli değildir. Örneğin Kung-Fu adı altında Kick Box dersi verilmekte, hatta bazı spor kulüplerinde öğrencilere ilk derslerde müsabaka yaptırılmaktadır. Bunun sonucunda da birçok öğrenci fiziksel ve ruhsal olarak bu aktiviteye hazır olmadığından bir ya da birkaç ders sonra eğitimi bırakmaktadır. Ayrıca bazı salonlarda da hocaların yeterli düzeyde teknik bilgiye sahip olmadığı halde, sisteme yeni teknik katmakta hatta birçok hocanın hangi sistemde eğitim verdiği belli olmamaktadır. Bununla birlikte Kung-Fu’yu şekilden şekle sokarak sadece tekme ve yumruğa gerek olduğunu bazı tekniklerin pratikte uygulanabildiği halde Kung-Fu’ya ait olmadığını idda etmektedir.

Bu şekilde eğitim alan gençleri Kung-Fu’nun böyle bir yapıya sahip olduğuna inanmakta gerçek bir durumda karşılaştığında sadece tekme ve yumruk eğitimi aldığından genç saldırı ve şiddete yönelmektedir.

Oysaki Kung-Fu’nun eğitiminin amacı insanın en zor durumlarda oto kontrolünü sağlayabilmesidir. Aslında birçok kişi tarafından çok daha fazla sabırlı olunması gerektiği bilinir. Ama burada önemli olan bu özelliğin nasıl kazanıldığıdır. Aslında cevabı çok basittir. Tıpkı diğer özelliklerin kazanıldığı gibi. Yani çok çalışarak. Kung-Fu süreklilik ister hedeflene yere gelinmesi sürekli antrenman gelinebilir. Yani kazanılan tüm yeni yetenekler yoğun bir çalışmadan sonra elde edilebilir. Tabi buradada bir istisna söz konusudur. Kung-Fu eğitimine başladığınız yaşa göre insanın fizyolojik yapısı değişim gösterir. Örneğin 5 yaşındaki bir çocuğun esnekliğiyle 15 yaşındaki bir gençle çok fark vardır. Bu fark doğuştan gelen bir özeliği sahiptir. Örneğin rahatlıkla dengede durabilmesi ya da acıya daha fazla dayanıklı olması. Tüm bunların yanı sıra hareketlerin çabuk öğrenilmesi de ayrı bir özelliktir. Çünkü kavrama yeteneğinin gelişmiş olduğunu gösterir. Kung-Fu öğrenmek isteyen bir insanın tüm bu olguların toplanım değerlendirildiği bir eğitim bekler. Öncelikle temel Kung-Fu tekniklerinde belli bir süre çalışır. Temel denge hareketleri ve temel yürüyüş hareketleri gibi. Antrenman yapan insanın kim olduğu önemli değildir. Eğer temel tekniklerde uzun süre çalışılırsa diğer tüm hareketler daha çabuk öğrenip pratikte uygulayabilir.

Eğitimin sonraki aşaması esneklik ve akrobatik hareketlerden oluşur. Kung-Fu Sanatının birçok sistemi akrobatik teknikleri kapsamaktadır. Esneklik ise vuruşlardan kaçışlara kadar birçok tekniğin yapılmasını oldukça kolaylaştır. Bu aşamalardan sonra temel yumruklar, bloklar ve tekmeler çalışılmaya başlanır. Bir tekniği çalışmanın birçok aşaması vardır. Öncelikle tekniğin vücut da gösterilmesi ve sürekli tekrarlanarak beynin tekniğin fizyolojik şeklini algılaması sağlanır. İlk başta bakıldığında o kadarda zor gibi görünmeyebilir. Ancak bu eğitim tekniğin her gün ez az 1000 kez tekrarlanmasıyla gerçekleşir. Bundan sonra tekniği daha hızlı ve güçü atmaya yönelik antrenmanlar yapılır. Tekniğin farklı alanlarda kullanılabilmesi yani biz buna “pratikte yarar sağlaması” deriz, çalışılan tekniğin artık öğrenildiği anlamına gelir. Tüm bu sıralama çalışılan her teknik için geçerlidir. İlk bakışta kolay gibi görünen ancak uygulanması gerçekten zor olan birçok teknik bu çalışma sayesinde öğrenilip kullanılabilir.

Elbette bazı tekniklerin öğrenilmesi daha kolaydır. Blok almak, kaçmak vurmaktan daha zordur. Çünkü insan kendisine yapılan bir saldırıya içgüdüsel olarak cevap vermek ister. Bu ille fiziksel olarak gelmeye bilir. Bir konuşma esnasında birkaç kelime sizi önce savunmaya yönelik sözler kullanmanıza sonrada karşı tarafın aleyhine itamlar da bulunarak tartışmaya yol açılabilir. Bu durum tamamı ile insan psikolojisi ile ilgili bir durumdur. Zaten Kung-Fu’nun temel amaçlardan biride insanın kendi kontrolünü yine kendi ellerinde tutmasıdır. (Bu konuyla ilgili olarak ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak bahsedilecektir.)

Her hangi bir atak esnasında fiziksel karşılık vermek yerine, kaçmak ya da vuruş yapmadan blok alarak karşılık vermek kişinin sabır, korku gibi duygularının kontrolü altında olduğu anlamına gelir. Kişi sabırlıdır çünkü vurması gereken en iyi zamanı bekler.

Bu esnada vücuduna gelen darbelerin kafasını karıştırmasına izin vermez. Dövüşü kaybedeceği düşüncesi kafasında yer almaz. Çünkü dövüş esasında kişinde kendiyle yaptığı mücadeledir. Tüm bu çalışmalar basamak basamak uygulanacağı gibi her gün belirli aralıklarla da yapılabilir. Burada kişinin gelişimi programa bağlı olduğundan çalışma programı önem taşır.

Tüm bu aşamaların tamamlanması yaklaşık 2 yıl sürer. Çünkü sadece Kung-Fu’nun temel tekniklerinin çalışılması 6 ay ila 1 yıl sürmektedir. Yaklaşık 2 yıllık eğitimin sonunda öğrenci sarı kuşak almaya hak kazır. Beyaz kuşak temel tekniklerin çalışılmasından sonra alınmaktadır. Öğrencini artık Kung-Fu dan sistem öğrenmeye yönelik eğitim almaya başlar. Aslında sadece temel tekniklerle bile dövüşülebilir. Ama Kung-Fu’nun esas amacı sadece dövüşmek değildir. Esas amaç ruhu eğitmektir. Aslında yapılan her şey ruhu eğitmek içindir. Beden sadece bir araçtır. Esas olan daima ruhtur. Uzun süre yapılan fiziksel antrenmanlar ruhun özgürleşmesini sağlar. Dövüş ruh sayesinde kazanılabilir.

Diyelim ki Kung-Fu öğrenmek istiyorsunuz. Ama bedeniniz antrenmanları yapamayacak derecede güçsüz ve kalıcı bir sakatlığınız var. Bu durumda ne yapabilirsiniz?

Antrenmanlarda devamlılığı sağlayan ne çok güçlü olmanız nede bedeninizin acıya dayanıklı olması. Bu nitelikler sadece Kung –Fu da ilerlenmesini kolaylaştıran ortaya çıkarmaktan çok geliştirmeye yönelik çalışmaların yapmanızı sağlayan olgulardandır. Devamlılığı sağlayan en önemli nitelik öğrencinin istekli olmasıdır. Kung – Fu eğitim alan kişilerde bu istek öyle bir seviyededir ki hangi şart altında olursa olsun çalışmaya devam etmeyi sağlar. Kişinin aklından yorgunluğu, acıyı atmasını zihnini boşaltmasını ve gereken yere odaklanmasını sağlar. Kung Fu’nun amacı insanın kendisini tanımasını sağlamaktır. Bu nedenle fizikzel farklılılar hatta sakatlıklar bir engel değildir.

Bir uzuvunuzun diğerinden farklı olduğunu olduğu farz edelim. Mesela bir bacağınız kısa. Yüremekte zorluk çekiyorsunuz. Ağrılıklığınız sürekli bir bacağınız üstüne bindiğinden hızlı hareket edimiyorsunuz. Dışardan bakıldığında bu bir kusur gibi görünebilir. Ancak diğer insanların sahip olmadığı bir artısı vardır. Vücut ağrılığının büyük çoğunluğu bir bacak üzerinde toplandığından, burda bulunan dokular gelişmiştir. Ayrıca beyindeki denge merkezide vücudu tek bacağın üzerinde durabilecek şekilde çalışabilmektedir. Denge hangi sistem olursa olsun ayrıca eğitim gereken bir sistemdir. Bunun gibi kusur Kung Fu eğitimi almanıza engel olmamakla birlikte %100 sağlıklı diyebileceğmiz insanlardan daha ileri seviye yetişmesinde yardımı bile olur. Esas olan kişini kendisini tanımasıdır.

Sizinde fark ettiğiniz gibi Kung – Fu eğitimini oldukça zor kısa sürede fayda sağlayan ancak belli bir olgunluğa uzun zaman sonunda gelinebilen bir eğitim sistemi barındırır. Bu sistemi bir merdivene ve çalışmaları da basamaklarda beklemeye benzetebiliriz.

Genellikle bu eğitim sonunda öğrenci kendini sorgulamaya başlar. İnceldiğinde her açıdan oldukça gelişmiştir. Akıl, ruh ve beden kontrolü sağlaya bilmektedir. Ama sanki eksik olan bir şeyler vardır. Sonunda bunun farkına varır eksik olan şey Kung –Fu eğitiminin henüz tamamlamamış olmasıdır. Az önceki benzetmemde de olduğu gibi Kung –Fu eğitiminde bir merdiven gibi emin adımlarla çıkılmalıdır. Ancak bir basamak vardır ki geçilmesi için öğrencinin yıllar boyunca çalışmasına ve o zamana kadar aldığı eğitimin tam anlamıyla verimin almasını sağlar.

Bu Tai Chi- Chuan sistemidir. Kökeni uzak doğuya dayanır. Sistemin doğusu eski imparatorluklar zamanına kadar uzanır. Sistemin tam anlamıyla oluşması uzun yıllar almıştır. Çünkü Tai Chi- Chuan’ın gelişimi belli bir merkezde kalmamış bir birlerinden uzakta yaşayan birçok topluluk farklı dönemler de teknik veya düşünce olarak katkında bulunmuştur. Her hangi zamanda bir araya geldiklerinde o zamana kadarki teknikleri paylaşmamışlardır. Böylece sistemi devam ettirerek sonraki kuşaklara ulaşması sağlamıştır.

Sistemin doğuşundaki en büyük etken insanların sağlıklı olma istekleriydi. Eski zamanda halk mutlu huzurlu bir hayat sürdürmek, savaşlardan kendilerini uzak tutmak kendi topraklarında barış içinde yaşamak istemekteydi. Bu isteklerinin de ancak sağlıklı bir benden ve özgür, kimsenin kölesi olmadan kullanabileceğiniz bir akıldan geçtiklerini biliyorlardı.

Bu amaçla bu niteliklerin elde etmenin yollarını aramaya başladılar. Bir süre sonra fark ettiler ki sağlıklı bir bedene sahip olmanın ne kadar temiz yaşadığınızla bir bağlantısı vardı. Temiz yiyeceklerle içeceklerle beslenmek, temiz bir yerde yaşamak ve en önemlisi temiz düşüncelere sahip olmak. Çünkü insan aklındaki kötü düşünceleri uzaklaştırırsa çevresindeki güzellikleri fark edebiliyordu. Ayrıca kötü olan şeylerin farkına çabuk varabiliyordu.

Bu düşünceciye sahip olan insanlar en sonunda çevresindeki en büyük güzelliği yaşamın esas kaynağını fark ettiler. Yani Doğayı. Birçok insan doğanın içindeki canlılığı incelemeye başladı: Sadece güçlü olanın saldırgan canlıların mı yoksa hızlı ada aklını kullananların mı hayta kaldıklarını anlamaya çalıştılar. Bu süre içersinde kimileri hayvanların yaşayışlarını incelemeye başladı. O canlıların nasıl hayatta kaldıklarını nasıl beslendiklerini izlediler. Sahip oldukları bedenin bir insan için zorlu olan doğa şartlarında nasıl koruduklarını varlıklarını nasıl devam ettirdiklerini gördüler. Bu araştırma inceleme Kung Fu’nun da günümüzde de çalışılan başta Siak Lak Hang olmak üzere birçok sistemin kaynağı olmuştur.

Daha sonraları ise doğadaki canlılığın sadece hayvanlarla sınırlığı olmadığını anladılar. Doğa kendi içinde bir hayat sürdürmekteydi. Binlerce yılanda beri vardı kendilerinden de sonra daha kim bilir kaç kuşağa yaşam kaynağı olacaktı.

Bunu anlayanlar doğayı bir bütün olarak inceleye başladılar ve yapı taşı diyebileceğimiz tüm canlılığa hayat veren varlığını sürmesini sağlayan, besin kaynağı olan şeyleri fark ettiler. Yani temel elementler olan su, toprak ve hava. Aslında başından beri onlar hep ordaydı. Sadece kendileri için ne kadar önemli olduklarını fark etmemişlerdi. Toprak su bütün canlılara yaşam ve besin kaynağı olmuş hava varlığımızı devam ettirmemizi sağlamıştı. Düşünsenize hiç yemek yemeden ya da uyumadan bir süre yaşaya biliriz ama ya nefes almadan. Ez fazla birkaç Dakika dayana bilirsiniz.

TaiChi – Chuan size işte bunu söyler. Hayatın anlamı yine hayatın içindedir.

TaiChi – Chuan gelişimi bu düşünceyi temel alarak sağlamıştır. Birbirinde farklı birçok bölümden oluşur. Her bölümde ortak amaç vücudu esnetmek doğru soluk alıp vermeyi sağlamaktır. Doğru solumak başta kalp olmak üzere tüm iç organların doğru çalışması sağlar.

Bu sayede hastalıkların iyileşmesi çabuklaştırır bir süre sonra sağlık soruları nerdeyse tümüyle ortadan kalkar.

Farklı bölümlerden oluşması yapılan tekniklerin belli iç organların çalışmasına yönelik olmasından kaynaklanır. Örneğin bir bölüm size bel esnekliği kazandırırken diğeri mideniz dinlendirir.